Günümüz Büyüklerinden
Bize Miras
Sporda Siyaset
Neredeyse 3
yıldır Brüksel’deyim ve bu süre zarfında da hep aynı spor salonuna gidiyorum.
Oraya düzenli gelen insanları az çok tanıyorum. Avrupalı yaşıtlarım
kulaklıkları takılı müziklerini dinler, sporunu yapar, tanıdık birilerini
gördüklerinde de sohbeti uzatmayıp sporlarına devam ederler genelde. Bir sene öncesine kadar kahve, su içilen bir
dinlenme alanı vardı. Bu dinlenme
bölümüne yakın bir spor aletini kullanırken, üç gencin konuşmalarını
dinliyorum. Afrikalı bir çocuk ve Ortadoğulu iki kişi bilin bakalım ne
konuşuyorlar? Tabi ki komplo teorili siyaset.
Afrikalı çocuk Ortadoğulu çocugu sakinleştirme amaçlı sürekli
“anlıyorum, anlıyorum” diyor. Ortadoğulu çocuğun aslında bir yarası olduğu gözlerindeki
öfke, acı, sinirlenmesinden belli. Ben sporumu bitirip yoluma devam ediyorum
onlar daha doğrusu Ortadoğulu çocuk hararetli hararetli derdini anlatıyor her
ne kadar “anlıyorum” cevabı alsa da.
Otobuste Sabahın Köründe Siyaset
Geçen yıllarda
İstanbul’dan Ankara’ya gidiyorum. Otobüste sabahın 4’ünde arkamda oturan
çocuğun ağlaması ile uyanıyorum. Yan taraftaki koltuklarda oturan iki adam o
saatte hala hükümetin yatırımları, ülkenin aslında çok potansiyeli olduğundan,
insanımızın da aslında çalışkan olduğundan bahsediyordu.
Twitterda Ciddiyet veya sadece Siyaset
Örnek I: Geçen
hafta twitterda takip ettigim biri Türkiye Siyaseti ile attığı twitlerden sonra
konu dışı bir twit atıyor. Takipçilerinden biri hemen uyarıyor savaş varken
hayvanlardan bahsetmek de ne gibisinden.
Örnek II: Köln’de
konferansta iken twitterıma bakıyorum. Aynı yaş grubumdaki Türkiye’den insanlar
savaşlar, ülkenin gidişatı ile ilgili twitler atarken (normal olarak); İngiliz yaşıtım meslektaş
ve diğer Ortadoğulu olmayan takip ettiklerim bilgi, sanat, geyik iceren bir şeyler paylaşıyor.
Bana düşen ise ‘arada kalmışlık hissi’ tabi ki.
Amacım şu iyi, bu
kötü demek değil; durum özeti yapmak. Ancak en çok düşündüğüm şey ise, lütfen
hangi güç, nereyi, nasıl, hangi düşman ülke ile karıştırdı muhabbetine girmeyin
okurken, hangi taraftan olursanız olun, mutlak değer içinde biz Turkiyelilere
siyasetcilerimizden/buyuklerimizden kalan en büyük miras:
- -
öfke,
- -
insanın
doğasını bildiğini söyleyen ama insanın doğasını kabul etmeyen, fikrine asla danışılmayan, beni yok sayarak benim iyiliğim için yapıldığı
söylenen bir iyilik anlayışı,
- -
öç,
- -
her
güne bir anma düşecek bir duzen
-
-yas
tutma üzerine bir kültür
kaliyor.
Son 5 yıldır
yurtdışında huzurlu, mutlu bir ortamda iken medyadaki haberlere, tepkilere
baktığımda arada kalmışlıkla beraber suçluluk hissi kaplıyor beni. Kimi zaman uzun hava girişi olan zaman bir
misket havası, halay parçası, kimi zaman da heyecanlı, mutlu bir şekilde
yöresel dans edilen, ama aslında acıklı bir şeyler anlatan bir türkünün mısrası
gibi hissediyorum kendimi.
1 yorum:
bi de her şeyin ve herkesin sana düşman olduğu duygusu var. her şey için savaşmak zorundasın, herkes birbirinin üstüne çıkmaya çalışır. sevgi, anlayış, kabul etme gibi şeylerin lafı yok. bi hoşgörüyü duyarsın, o da yaşamanı tolare ediyorum anlamına gelir.
Yorum Gönder