Hakkımda
26 Mayıs 2012 Cumartesi
yenide yinelemek
Yeni bir eve taşınmak zordur. Yeni evdeki ilk gün çok kaygılı olurum. Ben de birkaç ay önce yeni odama taşındım. Odama iyi muamele edilmemiş olduğu için tamir etmek zorunda kaldığım hissinden dolayı sorumluluk; odam kirli olduğundan dolayı da tiksinme; yeni olduğundan dolayı yabancılık; anahtarı bende olduğundan anahtar sesi ile beni karşılama hissi verdiğinden sahiplenme ve sevme eğilimi hissediyorum.
Odamı taşırken ellerimiz dolu; ama bir kutu var ki elimden bırakmıyorum. Kuzenim isyan ediyor: ya Ceylo o kutuyu sonra getiririm, ne var ki içinde almasan olmaz mı diyor.
-----------
Hani üstad Ankara'ya deniz kokusu getiriyorum diyor, o kutuda da benim için burada neye gerek varsa o var: evde olma hissi, sevgi, mutluluk ve öfkem. Kuzenime gülüyorum, anlatsam da anlamaz diye cevap vermeyip kutumu sıkı daha sıkı tutuyorum. Kendi varlığıma olmayana ergiden gider gibi gidiyorum.
Kutunun içinde o, yazdığı mektup ve mektupta anlamını açıkladığı dört obje var.
*******
Hani duruşunda asillik olan ender(,) sevdiğim kadınlardandır o. Her yenide kendisine olan hissiyatım katlı yinelenip, değerlenir.
22 Mayıs 2012 Salı
halvet
İş ilanlarında en az iki yıl deneyim,
Kendi yolunda gidince beni dinlemiyorsun tribi atan, hocayı sadece dinleyince kendi otokontrolü yok gibi tavır yapan yine aynı hoca,
Kendisinden önce uyandığım çalar saatim,
Bilmeden konuşanlar, dinlemeden konuşanlar, sadece konuşanlar, başını 22 derece eğip robot gülümsemesi takanlar, hayatında başarılar dilerim, herşey gönlünce olsunlar gibi ezberlenmiş cümleleri uçuşturanlar,-mış olsun diye olsunlar.
Hayat tıpkı saçma bir haber gazetesinde samimiyetiyle derdini anlatan adamın sadece en aptalca;ama ilgi çeken cümlesinin alınıp başlık yapılması kadar anlayışsız, işine geleni yapan ve tiksindirici adam gibi.
Hepsi hayattan soğutuyor.
Yere paralel uzanıyorum. Odama aldığım saatin yelkovan sesi benimle sohbet ediyor gibi. Her gün yatağa giderken, bugün de ölmedim anne diyorum. Sabah uyuyamayıp uyanınca da bugün de yaşıyorum anne diyorum.
Hayatta kalıyor olmak yaşıyoruz anlamına gelmiyor sanırım. Duygusal olarak bitkisel hayatta olmuşum da birileri benim fişimi çekmemekte direniyor gibi.
Oysaki ne demişti bozkırı anlamış yazar "zamanla her şeyi sever insan, çünkü bir gün öleceğini anlar."
Kendi yolunda gidince beni dinlemiyorsun tribi atan, hocayı sadece dinleyince kendi otokontrolü yok gibi tavır yapan yine aynı hoca,
Kendisinden önce uyandığım çalar saatim,
Bilmeden konuşanlar, dinlemeden konuşanlar, sadece konuşanlar, başını 22 derece eğip robot gülümsemesi takanlar, hayatında başarılar dilerim, herşey gönlünce olsunlar gibi ezberlenmiş cümleleri uçuşturanlar,-mış olsun diye olsunlar.
Hayat tıpkı saçma bir haber gazetesinde samimiyetiyle derdini anlatan adamın sadece en aptalca;ama ilgi çeken cümlesinin alınıp başlık yapılması kadar anlayışsız, işine geleni yapan ve tiksindirici adam gibi.
Hepsi hayattan soğutuyor.
Yere paralel uzanıyorum. Odama aldığım saatin yelkovan sesi benimle sohbet ediyor gibi. Her gün yatağa giderken, bugün de ölmedim anne diyorum. Sabah uyuyamayıp uyanınca da bugün de yaşıyorum anne diyorum.
Hayatta kalıyor olmak yaşıyoruz anlamına gelmiyor sanırım. Duygusal olarak bitkisel hayatta olmuşum da birileri benim fişimi çekmemekte direniyor gibi.
Oysaki ne demişti bozkırı anlamış yazar "zamanla her şeyi sever insan, çünkü bir gün öleceğini anlar."
Etiketler:
Barış Bıçakçı,
halvet,
ilişkiler,
iş aramak
15 Mayıs 2012 Salı
Ankara'dan abim geldi
Bugün dinledim ilk kez bu şarkıyı : Grup Gündoğarken-Ankara'dan Abim Geldi.
Anlatıcı İstanbul'da; ama bir söz var ki olayı kitledi: Ankara'dan abim gelmiş.
Şarkıyı dinlerken 3 farklı his yaşadım: 90lara gitmek, Ankara'daki abi, evden çıkan birinin eve gelmesi olayı.
*90lara gitmek: şarkının ritmi, aletlerin kullanım şekli tam olarak o dönemin huzurunu yansıtıyor. Ya da benim Grup Gündoğarken ile öyle çocukluğumla bir özdeşleştirme var. Kaldı ki tanımlamalar da böyle 80lerin, 90ların ya da gelin eskilerin diyelim, o dönemlerin huzur ögelerini taşıyor:
-mişli geçmiş zamanın masalsı havası,
-annem, babam, abim ve ben kişileri
- siyah beyaz filmin sinemada gösterimi
*Ankara'daki abi: küçükken en ciddi işlerin olduğu, en erişilmez gibi duran ve okuma amaçlı Anadolu'ya en yakın olduğu için tercih edilen şehrimiz rolu ile çıkıyor meydana Ankara. Abi, ablaların okumaya gittiği için daha farklı anlam kazandığı şehrimiz oluyor Ankara. Ki aile de İstanbul'da iken bu büyük şehir, arka planda da kalmamış gibi. Evet denizi yok; ama abim orada o sebepten bu dizeler yazılacak.
*Evden bir süreliğine bavulunu alıp giden ablanız abiniz varsa bu yazacaklarımı iyi bilirsiniz. Evden giderkenki ailenizin gururu, sevinci, maddi olarak hesaplama;ama keyfi bozmasın diye çaktırmamalar, annenin haberi duyduğu andan itibaren nasihatları, babanın uğurlama saatlerine yakın az ve öz nasihatları, uğurladıktan sonraki zamana alışma, evde kalan kardeşlerin üzüntüsü ve ona kalacak daha fazla boşluk ile beraber sonraki günlerin hayalini kurma, vs. Sonra abinin, ablanın ayda bir gelme heyecanları, akrebi de yelkovanı da ona göre ayarlamak, onun sevdiği yemekleri yapmak, onun aslında sen gittiğinden beri herşey yerli yerinde mesajları verme çabaları.
İçinde Ankara geçiyor diye zaten sevdim; ama yukarıdaki sebeplerden ayrı sevdiğim bir eser oldu.
[...]
bir sinemanın önündeyim
siyah beyaz bir film varmış
annem babam beni çok severmiş
ankara’dan abim gelmiş
evde bir bayram havası
annem babam beni çok severmiş
dağılır duman duman bir ömür
olur olmaz karşımda
olur olmaz geceler
karışır mesafeler o anda
olur olmaz uzaklar
olur olmaz kısalır
kadıköy’den istanbul’a
ilk avare akşamlar
alnımda ergenlikler
ilk aşkı müjdelermiş
annem babam beni çok severmiş
bir sinemanın önündeyim
siyah beyaz bir film varmış
annem babam beni çok severmiş
Ankara’dan abim gelmişevde bir bayram havası
annem babam beni çok severmiş
of annem, annem
13 Mayıs 2012 Pazar
Tez elden bitesi tez günlerimiz
Sevgili tez yazangiller,
Ben de geldim aranıza. Bahar mevsimine hiç yakışmayan aktivitelerin başında geliyor bu tez yazmak; ama elden birşey gelmez.
Benden tez yazarken yapılabilecek serisine eklemeler var:
* Masanızı toplayıp şöyle taze kokular veren deterjanla siliniz. Yeniden doğmak bu olsa gerek.
* Facebook, gmail ve twitter şeytan üçgeninden kaçının.
* En sevdiğiniz albümü açın ve bu bitince ben kalkacağım deyin. Olmadı radyo açın hem müzik destekliyor hem de yalnız değilsinizmiş gibi olur.
* Arada fiziksel aktiviteler yapın, müzik açıp müziğe uymadan dans etmek çok eğlendirir mesela.
* Yemek yemek oturgan bünyeye iyi gelmez, ağzınızı tatmin etmek ve meşgul kılma adına sakız çiğneyin, bol su için, salata yiyin.
* Çok basit liste yapın: giriş bölümüne A başlığında x, y,z, t gibi konuları değineceğim gibi şeyler yazın. Her birini yaptıkça işaretleyin. Hatta günlük aktiviteler için de liste yapın.
* Bazen bir sosyal aktiviteye katılıp gelmek evde bütün gün oturmaktan daha elverişli kılabilir gününüzü.
*Ara vermelerinizi bilgisayar önünde yapacağınıza sessiz ortamda, pencere önünde yapınız.
* Kendinize deadline tarihleri koyunuz. Yaptırımı olsun diye hocadan isteyin böyle tarihler.
*Mükemmellikten kaçının, zamanında yetiştirmek hiçbir şey vermemekten iyidir.
*Hocalar ego tatmini içi bile en az 10 tane eleştiri yapıp sizi yollayacaklar. Üzülmeyin, sizin yönlendirilmeye, onun da kendini iyi hissetmeye ihtiyacı var. Kaldı ki o da bu sebepten para alıyor.
* Eninde sonunda bitecek, bunu düşünüp rahatlayın. Bugüne kadar ne sınavlar, ödevler verdiniz.
Başarılar dilerim.
Eğlenmek için bu sayfayı da incelemenizi öneririm:
http://www.englishproofreading.co.uk/2009/03/01/10-tips-phd-comics-getting-your-thesis-time
fotoğraf: http://www.flickr.com/photos/alanchan/5063164507/
Ben de geldim aranıza. Bahar mevsimine hiç yakışmayan aktivitelerin başında geliyor bu tez yazmak; ama elden birşey gelmez.
Benden tez yazarken yapılabilecek serisine eklemeler var:
* Masanızı toplayıp şöyle taze kokular veren deterjanla siliniz. Yeniden doğmak bu olsa gerek.
* Facebook, gmail ve twitter şeytan üçgeninden kaçının.
* En sevdiğiniz albümü açın ve bu bitince ben kalkacağım deyin. Olmadı radyo açın hem müzik destekliyor hem de yalnız değilsinizmiş gibi olur.
* Arada fiziksel aktiviteler yapın, müzik açıp müziğe uymadan dans etmek çok eğlendirir mesela.
* Yemek yemek oturgan bünyeye iyi gelmez, ağzınızı tatmin etmek ve meşgul kılma adına sakız çiğneyin, bol su için, salata yiyin.
* Çok basit liste yapın: giriş bölümüne A başlığında x, y,z, t gibi konuları değineceğim gibi şeyler yazın. Her birini yaptıkça işaretleyin. Hatta günlük aktiviteler için de liste yapın.
* Bazen bir sosyal aktiviteye katılıp gelmek evde bütün gün oturmaktan daha elverişli kılabilir gününüzü.
*Ara vermelerinizi bilgisayar önünde yapacağınıza sessiz ortamda, pencere önünde yapınız.
* Kendinize deadline tarihleri koyunuz. Yaptırımı olsun diye hocadan isteyin böyle tarihler.
*Mükemmellikten kaçının, zamanında yetiştirmek hiçbir şey vermemekten iyidir.
*Hocalar ego tatmini içi bile en az 10 tane eleştiri yapıp sizi yollayacaklar. Üzülmeyin, sizin yönlendirilmeye, onun da kendini iyi hissetmeye ihtiyacı var. Kaldı ki o da bu sebepten para alıyor.
* Eninde sonunda bitecek, bunu düşünüp rahatlayın. Bugüne kadar ne sınavlar, ödevler verdiniz.
Başarılar dilerim.
Eğlenmek için bu sayfayı da incelemenizi öneririm:
http://www.englishproofreading.co.uk/2009/03/01/10-tips-phd-comics-getting-your-thesis-time
fotoğraf: http://www.flickr.com/photos/alanchan/5063164507/
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)