Hakkımda

Fotoğrafım
Ankara, Türkiye
Kimyayi insana dair her turlu bilesen.

18 Ocak 2013 Cuma

Kitap Önerisi: Sinek Isırıklarının Müellifi


Barış Bıçakçı, Ankaraseverlerin başucu yazarlarından biridir. Hatta öyle ki, bütün kitaplarıyla kütüphanemde yer alan tek yazardır kendisi. Son kitabı Sinek Isırıklarının Müellifi'ni ikince kez okumamla bazı notlar daha edindim ve onların birazını da buraya yazmak istedim. Betimlemeler o kadar kuvvetli ki bazı defterlerime öylesine yazmışlığım var. Okudukça daha çok ansal tanımlamalar ve nokta atışları buluyor insan. Her şey sade.

Özet yazmayacağım. Anahtar kelimeleri yazacağım: Ankara, bekleyişte olan Cemil, sevdiği kadın Nazlı, birkaç dost, ev, babanın ölümü, toplu konut, Ankara'da ev.


                                                         ******************************
* "Cemil, kaloriferin üzerinde duran pembe kartondan dosyayı alıp inceliyor. Pembe tuhaf ama bu hastane odasında bütün renkler tuhaf: Münasebetsiz kahkahalara benzer." [syf. 6] (burada geçiş ve zıtlık hayatımdaki başka bir aydınlamaya sebep olmuştur)

* "Böyle bir cümleyi okuyup yıllarca aklınızda tutuyorsanız zaten ölüyorsunuz demektir. Silaha gerek yok."[syf. 65]

Babaya dair:
*"Babası zoraki gülümsüyor. Kollarını iki yanına bırakıyor, başını öne eğiyor. Artık hiçbir şeye gücü yok, oysa onun kaba gücünü evin iyice sıkılmış musluklarında hissetmeye alışmıştı Cemil."
[syf 6].

(Eğer baba ile ilişkiniz hayatınızın her noktasında karşınıza çıkıyorsa, o zaman bu cümleye bakın. Kitabın tanıtımında okuduğumda ablamı arayıp cümleyi okumuştum. Üstüne konuşulacak gözlemlerin,hikayelerin,anların Barış Bıçakçı fonksiyonundan geçip bir cümleye indirgenmesi budur bence. Hatta benim bu kitapta kendisinin deyimiyle kendimi öldürdüğüm cümledir bu cümle.)

*"Zavallı adam, annesiz bir çocukla baş etmenin en iyi yolunun çocuğu hızla olgunlaştırmak olduğunu düşünüyordu."[syf. 74]

Mekan Algısı:
*"İki gün sonra, İstanbul otobüsü otobana çıkmadan önce toplu konut bölgesinin hemen yanındaki çevre yolundan geçerken Cemil, karanlığın içinde, güçlü ışıklarla aydınlatılmış ısı merkezini hemen fark etti ve merkezin bulunduğu tepenin etrafındaki tek tük ışıklarla kendilerini belli eden birinci etap bloklarına heyacanla baktı. Uzaydan dünyayı seyrediyor gibiydi." [syf. 18] 

* [...]İstanbul'da kalmaktan vazgeçtiğini, evden ayrı kalınca hayatın dışına itilmiş gibi hissettiğini söyledi [syf. 24] 

*"Saati evin dışına çıkarmak onu huzursuz ediyordu. Yanlış bir iş yapıyorum duygusu."[syf. 54]
(Hayran kaldığım noktalardan biridir mekan tanımlamalarındaki duygusal yönelim )

Komik, Gerçek, Oğuz Atay,Sayısal gözlemler:
* "Dünyayı matematiğe has bir zarafet ve kesinlik içinde açıklayabileceğine inanıyordu." [syf. 16]

*"Cemil çayı koyarken beyaz porselen demliğin kapağının ve ucunun yıllar içinde çaydan karardığını fark etti. Böyle şeylere gözümüz takılıyor sonra da yaşamak kirlenmektir, lekelenmektir filan diyoruz. Basit gözlemlerden büyük sonuçlar çıkıyor, oysa çamaşır suyu diye bir şey var." [syf. 23]

* "Canlı beyin muhallebi kıvamındadır". Bilgileriyle birilerini etkilemek isteyen bilim insaları bu tür benzetmeleri seviyor. Muhallebiymiş! Kaşık daldıracağız sanki. [syf. 37]

*"Hayat dediğimiz şey sadece kimyadan ibaret. Periyodik tabloyu ezberlesek yeter. Evrendeki en bol iki elementin, hidrojen ve helyumun, aynı zamanda en hafif iki element olması her şeyi açıklıyor zaten. Böyle hafif bir evrende anlam ne arasın? Anlam ağırdır...Dibe çöker. Falcılar bu nedenle kahvenin telvesine bakarlar."[syf. 50]


Kendisinin Nazlı ile ilgili yazdıkları ayrı bir dosyadır benim için. Nazlı'yı çok merak ediyorum. Arada aklıma düşünce çocukluğu, Cemil'e bu olgunlukla yaklaşımı, olgun kabullenmelerini bir şeylerle bağdaştırıp anlamak istiyorum. Tabi dediğimiz gibi bu fonksiyon Barış Bıçakçı'nındır.


İyi okumalar.

Not: Yazarın bir kitabını paylaşan ,o kitabın ilk sayfasına kaydettiğim haliyle `E.Cey.'e sevgilerimle`.

Kaynak: Barış Bıçakçı. Sinek Isırıklarının Müellifi (2011). İletişim Yayınları.